Mutluluk Algısı

Mutluluk şimdiye kadar bir çok kişi tarafından farklı formüllerle tanımlanmıştır. Avusturyalı ünlü nörolog psikiyatr Sigmund Freud mutluluğun sırrını 1930’lu yıllarda aşk ve iş gibi ögeler içeren basit bir denklemle açıklamış. Her basit görünen şey gibi bu göze kolay gelen denklem de aslen basit ancak derin manalar içeriyor. Bir insanı sevmek, hissettiklerimizi karşımızdaki ile paylaşmak duyduğumuz mutluluğu adeta ikiye katlarken, çalışmak, bir şeyler üretmek, öz güvenimizi ve hayattan aldığımız doyumu yüzde yüz arttırıyor. Mutluluk zannedildiği gibi zor değildir.

Bu satırları okurken bazılarınızın “Zaten sevgilim ve işim olsa ben de daha mutlu olurdum..” dediğini duyabilmek mümkün. Elbette ansızın olmayan bir iş kurmak veya bir günde bir hayat arkadaşı edinmek mümkün olmayabilir ancak sevmeye kendimizi sevmekten, üretmeye de belki bir sabah kahvaltısı hazırlamaktan başlarsak belki de bu basit denklemi sadece kendi kendimize çözebilir, kendi kendimize daha mutlu olmayı başarabiliriz. Mutluluk kendini sevmekle başlar.

Kendimizi sevmek aynaya bakıp görüntümüzü beğenmekten çok daha farklı ve bunun ötesinde bir kavramdır. Elbette fiziksel olarak kendimizi beğenmemiz önemli bir faktördür ancak bu bile aslen kendimizi nasıl algıladığımızla bağlantılı bir durumdur. Kendimizi sevmek kendimizi tanımakla başlar. Kendimizi tanımak ise yaşadığımız süre boyunca hiç bitmeyen bir yolculuktur. Bu yolculuğun neresinde olduğumuz, kendi kendimize önümüze engeller koyup koymamamız, bu yolculukta kaybolmamamız kendimizi sevebilmemizin esaslarıdır.

İnsan zihnindeki düşünceler insanın algılarıyla oluşur. Dolayısıyla, kendimizi ve etrafımızı nasıl algıladığımız duygu ve düşüncelerimizi oluşturur. Bu algılardaki küçük hatalar bile kendimizi sevmememize veya sevilmediğimiz kanaatine varmamıza ve dolaylı olarak mutsuz olmamıza sebep olabilir. Kendiyle alakalı bu şekilde hisseden bir insanın yetersizlik duygusuyla bir şeyler üretmeye başlayamaması ise bir sürpriz değildir. Bu algı hatalarını ortadan kaldırmak, kendimizi ve etrafımızı daha çok sevebilmek, üretebilmek, hayat kalitemizi iki kat daha yükselterek daha mutlu olabilmek aslında son derece kolay ve mümkün.

Mutlu olmanın temellerini atmaya kendinizi tanıma yolculuğuna ilk adımı atarak başlayabilirsiniz. Bu ilk adımı atmak kendi kendinize zor geliyorsa bunu yalnız yapmak zorunda değilsiniz. Bir uzmandan alacağınız destek, kendi iç dünyanızı yeniden keşfetmek için yeterli olacaktır. Unutmayın ki psikolojik destek almak için sadece elle tutulur bir travma veya problem yaşamış olmak gerekmez. Kendinizi merak etmeniz ve bir şeyleri değiştirmeye kesin olarak karar vermeniz psikolojik destek almak yeterlidir. Değişime karar verdiğinizde bireysel terapi için bilgi ve randevu alabilir, kendinizi tanıma serüveninizi katıldığınız eğitim ve seminerlerle taçlandırabilirsiniz.

© Telif Hakkı - psikovital.net