Çalışma Saatleri
Pazartesi – Cumartesi
09:00 – 20:00
Çoğu insan hayatının bir noktasında mecburen bir kayıp yaşar. Yas denildiğinde akla gelen ilk kayıp biçimi her ne kadar sevdiğimiz birinin hayatını kaybetmesi olsa da, değer verdiğimiz herhangi bir kişinin veya varlığın (kişi, eş, iş, akraba, dost, evcil hayvan, vb) hayatımızdan gitmesi de yitirme güdümüzü tetikleyerek bizleri yas sürecine sürükler. Yani bir başka deyişle yas süreci “önemli bir kayba uyum sağlama süreci” olarak da adlandırılabilir. Bu sürecin genel geçer bir işleyişi de yoktur. Yani her kişi geçmişi, inançları ve kaybettikleriyle olan ilişkisiyle bağlantılı olarak yas sürecini farklı şekilde deneyimler.
Yas süreci kederden derin üzüntüye, derin üzüntüden öfkeye kadar birbirinden farklı duyguları kapsar. Bu duygulara suçluluk, özlem ve pişmanlık da eşlik edebilir. Hissettiklerimiz güçlü ve açık bir şekilde bize kendini gösterebilirken daha kapalı ve dolaylı olarak da ortaya çıkabilir. Böylelikle, bizler çoğu zaman bu birbirinden farklı duyguları aynanda yaşarız. Örneğin; yitirdiğimiz birinin ardından ona veda edememiş olmak bizi öfkelendirirken, yitirdiğimiz insanın artık acı çekmiyor olması bizi sakinleştirir.
Yas sürecindeki düşüncelerimiz de duygularımızla bağlantılı olarak değişkenlik gösterir. Örneğin; yitirdiğimiz birinin iyi bir hayat yaşamış olduğu düşüncesi bizi rahatlatırken onu zamansız kaybetmiş olduğumuz düşüncesi bizi rahatsız eder. Bütün bu farklı düşüncelere göre kendimizi gördüğümüz sorumluluk seviyesini de belirleriz. Bazılarımız yapılabilecek bir şey olmadığı için üstünden sorumluluk duygusunu atabilirken bazılarımız her şeyin kendi hatası olduğunu düşünerek süreçte kendini daha sorumlu görebilir.
Yas sürecinde yaşadığımız değişken duygu ve düşünceler elbette davranışlarımızı da doğrudan etkiler. Bu süreçteki davranış biçimlerimiz genel hatlarıyla iki grupta toplanır.
Kişi kayıp duygusuna odaklanmaz ve problem çözmeyi gerektiren görevlere odaklanır. Örneğin; kaybettiği kişinin yokluk duygusuyla yüzleşmektense onun cenazesini düzenlemeye odaklanmak problem çözmeyi gerektiren görevlerden biridir. Bu davranış tipi kişinin duygusal dışa vurumunu kontrol etmesine veya en aza indirgemesine hizmet eder.
Bu tarz yas tutma yükselen bir duygusal deneyime dayanır. Kişi duygularını paylaşarak, yitirdiği insanla olan ilişkisini irdeleyerek ve ölüm kavramını sorgulayarak yas sürecini geçirir.
Unutmamalıyız ki bu davranış tiplerinden doğru olanı yoktur ve her biri normaldir.
Yas Sürecinin Beş Evresi
Yas Sürecinin 5 Evresi
Birinci evre olan “inkar” aşamasında kişi genellikle olay veya durumu yok sayarak başına gelen şeyin kabul edilmez bir yanlışlık olduğunu düşünür. Örneğin konu bir yakınının vefatı ise kişi bu durumu yok sayar ve giden kişinin geri geleceğine olan inancını sürdürür. Konu ayrılıksa, bir yanlışlık olduğunu ve tekrar birleşeceklerini düşünür. Durumu kabullenmez.
İkinci evreye geçildiğinde; bir önceki “inkar” aşamasında devreye sokulmayan sorgulamalar devreye girer. Sorgulamalar öfke duygularını tetikler ve kişiyi şiddetli bir öfke ve kızgınlık duygusu sarar.
Üçüncü evre olan “pazarlık” aşaması durumu kabul edilebilir seviyeye getirmek için devreye giren bir mekanizmadır. Bu aşamada kişi bir çıkış yolu aramaya odaklanır. Örneğin bir ayrılıktan sonra “benden ayrıldı ama haklı sebepleri vardı, ben de bari şöyle yapayım da tekrar bana dönsün” veya “tamam olan oldu ama mutlaka bir çıkış yolu vardır, her şey düzelecek” tarzı düşünceler ve bunları destekleyen eylem ve davranış biçimleri devreye girer. Kendini suçlamaları da içeren bu pazarlık aşaması da tamamlandıktan sonra “depresyon” aşaması başlar.
Dördüncü evre olan “depresyon“ aşamasında artık durum idrak edilmiştir ama kişiyi aynı zamanda büyük bir mutsuzluk sarar. Kişi kendini hayattan soyutlar, uyku düzeni bozulur, hayattan keyif almama başlar, kişi hiçbir şey yapmak istemez, her şeye kayıtsız hal ve davranışlar içinde depresif duygu durumuna bürünür. Yas sürecine girmiş olan kişiler psikolojik destek almaya genellikle işte bu “depresyon” aşamasında karar verirler.
Beşinci ve son evre ise “kabullenme” aşamasıdır. Bu aşamada artık durum hazmedilmiş ve kişi normal hayatına dönmüştür. Aşırı üzüntü, acı, çökkünlük gibi olumsuz duygular eğer kayıptan 3 ila 6 ay sonra hiç azalmadan hala sürüyorsa; kişinin çökkün halinde hiçbir değişim olmuyorsa; hatta durum daha da şiddetli bir hale gelmişse, bu kadar uzayan bir süreç artık “yas’ın beş evresi” kapsamında düşünülmemelidir ve artık profesyonel destek alınmasını gerektirir.
Yas deneyimi başta da bahsedildiği gibi benzersiz, karmaşık ve kişiseldir. Hissedilen üzüntü sevilen birinin ölümüyle ilgili olabilir, bir boşanma veya iş kaybı gibi bir yaşam değişikliğini içerebilir. Kültürünüz, kişiliğiniz ve deneyiminiz yas tutma sürecini doğrudan etkiler. Biz uzmanlar, sizin ihtiyaçlarınızı gözeterek tedaviyi size özel olarak tasarlarız.
Terapinin amacı yitirdiğiniz kişiyle sağlıklı bağlantıları sürdürmenize yardımcı olmak olabilir. Birçok insan yas sürecinde sevdiklerinden bahsederken duygusal boşalma yaşar. Olumlu anılara dönelik yapılan yansıtma, kayıp kişi ile bağınızı güçlendirebilir. Sevdiğiniz kişiyle bağlantınızı teyit ettiğinizde ise kaybınız size daha az acı hissettirecektir.
Ortak yapılan terapiler de yas süreci yaşayan kişiler için uygundur. Grup terapisinde, düşüncelerinizi ve hislerinizi bu süreci yaşayan diğer kişilerle paylaşarak daha kolay teselli bulabilirsiniz. Örneğin; bu durumda yapılacak olan aile terapisinin hedefi yitirilen aile üyesinin kaybına uyum sağlamak olacaktır.
Bununla birlikte, bazı kişiler kaybettiklerine aşırı derecede bağlı olabilirler. Yaşadıkları derin üzüntüyle umutsuzluğa kapılıp, kaybettiklerine ulaşmak arzusuyla intihar eğilimi geliştirebilirler . Bu durumda yapılacak olan terapi sevdikleriniz olmadan hayata uyum sağlamanızı hedefler. Aynı zamanda, hayatta kalan sevdikleriniz ve ailenizle bağlarınızı güçlendirmenize de yardımcı olur.
Terapide diğer bir ortak amaç da duygularınızı işlemektir. Toplum, belirli bir şekilde yas tuttuğunuz için sizi damgalayabilir. Fakat terapide, hislerinizi yargısız bir şekilde ifade edebilirsiniz. Dolayısıyla, kaybettiğiniz kişiyle ilgili hissettiğiniz herhangi bir suçluluk duygusunu veya pişmanlığı birlikte ele alabilir, bu süreci sizin en az zararı alacağınız şekilde birlikte yönetebiliriz.